İnsan Türleri ve İnsan Irkları

10 dk


İnsan türleri var mı? İnsanlar Nasıl Evrimleşti? İnsanların Ataları Kimlerdi? Kaç Tane İnsan Türü Var? İnsanlarda evrim, gibi bütün sorularınızın cevaplarınızı bulacağınız dolu dolu bir makale hazırladık iyi okumalar…

İnsanlar ilk olarak 2,5 milyon yıl önce Doğu Afrika’da, “Güney Maymunu” anlamına gelen Australopithecus adı verilen bir maymun cinsiden evrimleşti. Her tür gibi insanlarda bir aileye mensuptur. Sevelim ya da sevmeyelim, büyük maymunlar adı verilen gürültücü ve büyük grubun üyesiyiz. Yaşayan en yakın arabalarımız şempanzeler, goriller ve orangutanlar var, ve şempanzeler bunların en yakını. Yalnızca 6 milyon yıl önce, tek bir dişi maymunun iki kızı oldu. Bunlardan biri tüm şempanzelerin atası olurken, diğeri de bizim büyükannemiz oldu.

Yaklaşık iki milyon yıl önce, bu arkaik erkek ve kadınların bazılarını anayurtlarını terk ederek Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya’nın çeşitli yerlerine göç ettiler. Kuzey Avrupa’nın karlı ormanlarında hayatta kalmak, Endonezya’nın yağmur ormanlarında hayatta kalmak için farklı özellikler gerektirdiğinden, insan toplulukları farklı yönlerde evrildiler. Bunun sonucunda pek çok farklı tür ortaya çıktı. Burada düşülmemesi gereken bir hata çizgisel olarak belirli bir insan türünden evrimleşmediğimizdir. Bu çizgisel model, dünyada sadece tek bir insan türünün var olduğunu ve tüm önceki türlerin bizim eski modellerimiz olduğu yönde yanlış bir izlenim yaratmaktadır. Bu türlerin bazı üyeleri dev gibiyken bazıları cüceydi. Ahlaksal açıdan normlarınızla uyuşmuyor olup “Öyle bir şey yok!” demeniz çocukça bir şey. Bilimi gerçekleri söylüyor diye kızgın olmak, yağmur yağdığı için buluta kızmak gibi çocukça bir şey.

Homo Habilis

Nairobi Ulusal Müzesi

Homo Habilis “Latince Yetenekli İnsan”, soyu tükenmiş homonid türlerinden biridir. Günümüzden yaklaşık 2.5 ila 1.8 milyon yıl önce Pleistosen Çağ’ın(Buz Devri) başlangıcında yaşamıştır. Homo türünde insana en az benzeyenedir. Kısa boylu, uzun kolludur. Boy ortalaması 1.30 cm ve 35-45 kilo arası olduğu belirlenmiştir.

İnsansı maymunların ataları olduğu düşünülmektedir. Beyin hacmi modern insanın yarısından biraz daha küçüktür. Yani çok fazla zeki değillerdir. Taştan aletler ve silahlar yapmış olmalarına rağmen, kendilerini savunmak ya da leş yiyici oldukları için eti sıyırmada kullandıkları düşünülmektedir. Avcı kimliğimize daha bürünememişiz.

Homo Gautengensis

2010 yılında keşfedilmiştir tarihi bulgulara göre 1.9 ila 1.8 milyon yıl önce yaşadıkları düşünülmektedir. Ana besin kaynağı bitkiler olduğu için uygun büyük dişlere sahip ve küçük beyinliydiler. Yerdeyken iki ayak üzerinde yürürler fakat yırtıcılardan kaçmak, beslenmek ve uyumak için ağaçları kullanırlardı. Kalıntılarının bulunduğu yatakta taş aletler ve yanmış hayvan kemikleri bulunmuştur. Bundan dolayı ateşi kontrol edebildikleri düşünülmektedir. Tahmini 0.91 metre boylarında ve 50 kilogram ağırlığındalardır.

Homo Rudolfensis

Bu dosya Creative Commons CC0 1.0 Universal Public Domain Dedication altında kullanıma sunulmuştur

İlk fosiller 1972’de Kenya’daki Rudolf Gölünde keşfedildi. İsmi “Rudolf Gölü İnsanı” anlamına gelmektedir. Erken Pleistosen’de günümüzden iki milyon yıl önce yaşamışlardır. Erken Homo türleri, Australopithecus öncülerine kıyasla beyinleri belirgin bir büyüme sergiler; bu kalorisi zengin bir gıda kaynağı olan etle beslendiklerine işarettir. Beyin hacmi yaklaşık 750 cc, ortalama boyları 1,60 cm ve 60 kilogram ağırlığındadır. Ağız anatomisi gelişmiş ve mekanik olarak güçlü olduğu için zorlayıcı yiyecekleri etkili bir biçimde çiğneyebilmektedir, bu da alet kullanımının beslenmeyi büyük ölçüde etkilemediğini göstermektedir.

Homo Georgicus

Homo georgicus’un rekonstrüksiyonu. 120’den “Homo georgicusCC BY-SA 3.0 altında lisanslanmıştır.

Fosilleri 1999 yılında Gürcistan Dmanisi’de bulunmuştur. Bazı kaynaklarda “Gürcü İnsanı” ya da “Dmanisi İnsanı” olarak da geçer. Fosillere bakıldığında 1,85 ila 1,77 milyon yıl öce yaşadığı biliniyor. Fizyolojik olarak Homo ve Australopithecus özelliklerini korurken Homo erectus ve modern insanları anımsatan bazı özelliklere sahip. Beyin hacmi 545-775 cc, 1,45-1,66 cm boyundadırlar. Homo habilis ile Homo erectus arasındaki insansı tür olarak kabul edilir. Kazılarda on binlerce taş alet ve dişsiz yaşlıların çeneleri bulunmuştur. Bu da yiyeceklerin piştiğini ve sosyal bir hayatın olduğu gösteriyor.

Homo Ergaster

Adrie ve Alfons Kennis tarafından Neandertal Müzesi’nde  Turkana çocuğunun rekonstrüksiyonu.
Bu dosya  Creative Commons Atıf-Benzer Paylaşım 4.0 Uluslararası lisansı altında  lisanslanmıştır.

Fosilleri bize 1,8 ila 1,7 milyon yıl önce yaşadığını gösteriyor. Homo ergaster adı kabaca “Çalışkan İnsan” demektir. Bu atfı almalarının nedeni kalıntılarda türler tarafından atalarınkine göre daha gelişmiş aletler bulunmasıdır.

Boyları yaklaşık 1,45 cm ile 1,85 arasında, beyin hacimleri ise 600 ve 910 cc arasında olduğu görülmektedir. Önceki türlere göre beyinlerinin gelişmiş olması, önemli ölçüde hayvansal yağ yediği için gelişmiştir. Bu, daha fazla enerjinin vücut gereksinimleri korurken kalan enerjinin beyin boyutunun artmasına izin verdi. -İyice akıllanmaya başlamışız- Kurak ve sıcak bir iklime adapte olmalarından dolayı neredeyse tüysüz bir cilde sahip en eksi insan türü olabilirler. Homo ergaster’in bağırsağı atalarına kıyasla küçüktür. Bu, bize ateşin kontrolünün tam anlamıyla sağlandığını göstermektedir. Böylece hem et hem bitkisel besinlerinin sindirimi kolaylaşmıştır.

Homo Erectus

Homo erectus bireyi Pekin Adamı canlandırması. C: Elisabeth Daynès

Fosil kalıntıları Asya, Afrika ve Avrupa gibi kıtalarda çok geniş coğrafyalarda bulunmuştur, bu da bize göç yapma yeteneklerine bulunduğunu gösteriyor. Ekim 1981 yılında kafatası kemiği, uyluk ve bacak kemikleri bulunmuştur. Bulunan kalıntılar bu türün dik durduğunu bize göstermiştir bu yüzden isimlendirme yapılırken Homo erectus “Latince Dik İnsan” ismi layık görülmüştür. Homo erectus’un yaklaşık 1,9 milyon yıl önce ortaya çıktığı ve yaklaşık günümüzden 200.000 yıl önce soyu tükendiği düşünülüyor. Boyları da genellikle 1.4-1.8 metre arasında değişip, kiloları da 40–70 kg arasında değişiklik göstermektedir. Beyin kapasiteleri 546-1,251 cc arasındadır. Popülasyon arasında büyük farkların olmasını nedeni; zaman periyodu, coğrafi bölge farklılığıyla beraber, eşeysel dimorfizmin olduğu da düşünülüyor.

Homo Cepranensis

Homo Carpenensis yani “Ceprano Adamı’nın” fosil kalıntıları 1994 yılında İtalya’da bir otoyol projesinde keşfedilmiştir. Fosil kalıntıları bize Orta Pleistosenden yani günümüzden yaklaşık 690.000 ila 900.000 yıl arası öncesinde yaşadığı düşünülüyor . Kafatasının bir bölümü bulunduğu için kendisi hakkında yeteri kadar bilgiye sahip değiliz. Tahmini rakamlara göre beyin hacmi yaklaşık 1057 cc olarak düşünülüyor.

Homo Antecessor

Bu dosya  Creative Commons Atıf-Benzer Paylaşım 2.0 Genel lisansı  altında  lisanslanmıştır.

Homo Antecessor, Batı Avrupa’da (İspanya, İngiltere ve Fransa) yaklaşık 1,2 ila 0,8 milyon yıl önce Alt Paleolitik (Erken Taş Devri) dönemin arkaik bir insan türüdür. Antecessor tür adı “öncül” veya “öncü, izci” anlamına gelen Latince bir kelimedir. Kalıntılara göre en çok tükettikleri besin geyiklerdir, bunun duşunda bizon, kurt, mamut, sırtlan ve vaşak gibi hayvanları da tüketirlerdi. Ayrıca yetişkin ve çocuk H. Antecessor örnek kalıntılarında kesik izleri, ezilme, yanma ve yamyamlığı işaret eden diğer travmalar sergilemişlerdir. Bu yamyamlığın, ayin yamyamlığı şeklinde uyguladıkları açık değildir, bu da bize; daha dini bulamamışız anlamını gösteriyor.

Homo Heidelbergensis

Homo Heidelbergensis, kalıntıları Orta Pleistosen yaşadıklarını gösteriyor. Beyin hacimleri tahmini 1,100 – 1,390 cc arasında değişiklik göstermekle beraber ortalama beyin hacimleri 1,206 cc’dir. Erkeklerde ortalama boy 169,5 cm ve kadınlar için 157,7 cm olduğu tahmin edilmektedir. Bu türü önceki ilkel atalarına göre eşsiz yapan şey dini keşfetmeleri, ve dünya da ilk kez silahlanmaya başlayan tür olmaları.

Silahlanma yarışımız 600.000 ila 300.00 yıl arasında başlamıştır. Yukarıdaki görselde gördüğünüz ilk mızraklardır. Mızrakların ucuna yontulmuş taş takmaları saplama teknolojisinin ilk örneğidir. Bu mızrakların ismi “Schöningen Mızraklarıdır”. Sima de los Huesos (Kemiklerin uçurumu) adlı kuyuda 28 tane bireye ait kalıntılar bulunmuştur, bu durum bize cenaze uygulamalarını işaret etmektedir. Bu türü özel kılan tek şey bu değil. Biz modern insan benzeri bir hyoid kemiğine (dili destekleyen) sahiplerdir ve normal insan konuşma aralığında ince frekansları ayırt edebilen orta kulak kemiklerine sahiptiler. Yani modern insana en yakın konuşabilen türdürler.

Homo Neanderthalensis

Bir Neandertal kadını rekonstrüksiyonu
Bu dosya  Creative Commons Attribution 2.5 Generic lisansı  altında  lisanslanmıştır.

İlk Neandertal fosili Almanya Neandertal Vadisi’nde bulundu. Bu nedenle ismine “Neandertal Vadisi İnsanı” ismi verildi. Yoğunluk olarak daha çok Avrupa’da yaşamışlardır. Fakat günümüz İsrail toprakları, Gürcistan, Kırım hatta Antalya’nın da bulunduğu geniş bir Avrasya coğrafyasında 40.000 yıl kadar yaşamışlardır. Biz modern insanlardan daha güçlü, beyin hacimleri daha büyük ve doğal hava koşullarına daha dayanıklılar, fakat bir şey de kötüdürler “dedikodu”. Sosyal zekaları H. Sapiens’ten daha az gelişmiştir, sayıları H. Sapiens’ten daha çok olmalarına rağmen bir arada iş yapamadıkları için bir avuç H. Sapiens’e yenilebiliyorlardı. Modern insanlarla rekabetten dolayı soy kırım nedeniyle yok olmuşlardır veya büyük bir iklim değişikliği, hastalık gibi faktörlerde söz konusudur.

9 yaşında bir Neadetal çocuğu rekonstrüksiyonu
Bu dosya  Creative Commons Atıf-Benzer Paylaşım 4.0 Uluslararası lisansı  altında  lisanslanmıştır.

Fosil kalıntılarında savaş gibi ciddi travmatik hasarlar gözükmektedir. Nüfusun %13-19 çocuk yaşta öldüğü görülmektedir. Kabile halinde yaşadıkları ve grup içindeki DNA analizine bakıldığında farklı kabilelerden kız alıp verme, ve bazı gruplarda ensest ilişki olduğuna dair kalıntılar da vardır. Genel olarak avcı toplayıcı bir toplumdurlar ama nadirden olsa bir kaç yamyamlık örnekleri de vardır. Fizyolojik yapılarında modern insandan daha sağlam ve tıknazdırlar. Ortalama boy erkekler için 164 ila 168 cm, kadınlar için 152 ila 156 cm idi. Kiloları ortalama erkek için 77,6 kadın için 66,4 kilogram olduğu düşünülüyor. Beyin hacimleri 1,300 ila 1,600cm3‘tür.

Homo Rhodesiensis

Homo Rhodesiensis Latince anlamı “Rodezya Adam” ismi verilmiştir. Tam olarak bir iskelet fosili değil sadece kafatası bulunmuştur. Kafatası fosili 324.000 ila 274.000 yıl öncesinde yaşadığını göstermektedir. Homo heidelbergensis’in bir Afrika alt türü olarak kabul edilmektedir ve Orta Pleistosen’e (yaklaşık 0,8-0,12 milyon sene önce) Afrika ve Avrasya’ya yayılmıştır. Beyin hacmi yaklaşık 1,300 cm3‘tür.

Homo Denisova

Bilim insanları 2010’da Sibirya’daki Denisova Mağarası’nda kazarken fosil olarak bir parmak kemiği keşfettiler. Elimizde çok az kalıntı var bunlar: Kısmi bir çene kemiği, kemik parçaları, 3 diş ve kafatası parçaları vardır. Bu nedenle fizyolojileri hakkında net bir bilgiye sahip değiliz. Yapılan DNA analizlerinde Neandertaller ile yakın bir DNA yapıları olduğu tespit edilmiştir. Günümüz Malezyalıların ve Avustralya Aborjinlerinin DNA’larının yaklaşık %3-5’inde H. denisova geni vardır. H. neandertal ile H. Sapiens arasında geçiş türü olan bir arkaik insansı türü olduğu düşünülüyor.

Homo Floresiensis

Endonezya adası Flores’te arkaik insanlar bir cüceleşme geçirdi. İnsanlar Folres’e ilk defa deniz seviyesi olağan üstü düşükken geldiler; bu esnada anakaraya ulaşımı kolaydı ve deniz yükselmeye başladığında kaynakları çok kıt olan bir adada mahsur kaldılar. Kaynak azlığından dolayı bir cüceleşme görüldü. Daha çok kaynağa ihtiyacı olan büyük insanlar ilk önce öldü ve kısa boylular az kaynakla idare edebildikleri için yaşayabildiler, kısa boylu genler gelecek nesillere aktarıldığı için toplum olarak cüceleştiler. Bu insan türü bir metre boya ulaşabiliyor ve 25 kilogramdan daha ağır olmuyorlardı. Buna karşın taştan aletler yapıp fil bile avlayabiliyorlardı (doğruyu söylemek gerekirse filler de cüce bir türdü). Homo Floresiensis türünün takma adı tabii ki Hobbit’ti bu tür gibi aynı özellikleri gösteren başka bir tür daha vardır. Bu da “Solo Vadisi İnsanı” anlamına gelen Homo soloensis’ti.

Homo Sapiens

Önceki türlerin genlerini barındırıp bir çok sorunu evrimle çözdüğümüz ya da hala çözemediğimiz hastalıklarımız ve ağrılarımız var. Mesela dik durmanın verdiği bir dezavantaj olan; omurga disklerin üst üste binmesi yüzünden dünya çapında en yaygın olan şikayetimiz bel ağrısını hala çözemedik. Evrim ileriki milyon yıllar içinde bu ağrıyı da şüphesiz ki bertaraf edecektir fakat tabii ki kısa sürmeyecek.

Oldukça zeki ve sosyal bir türüz. Bir savaş durumunda milyonlarca kişilik orduları kontrol edebiliyoruz, dünya yörüngesine bir üs kurabiliyoruz; dünya dışına uzay araçları gönderebiliyoruz, eksik olan uzuvlarımızı taklit edebilen ve hatta kontrol bile edebildiğimiz protez materyaller yapabiliyoruz, bir işlemcinin içine atom boyutlarında insan yapımı milyonlarca transistör yerleştirebiliyoruz, aslında düşünüp de yapamayacağımız çok az şey var.

Kaynaklar;


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

3
3 Beğeni